14 Temmuz 2025 Pazartesi

BİR TÜRKÇE TIBBİ YAYIN VE ON DİLDE ÇEVİRİSİ

BİR TÜRKÇE TIBBİ YAYIN VE ON DİLDE ÇEVİRİSİ

İlk Türkçe yayınım, Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı öğrencisi iken hazırladığım ilk seminer, dönemin hastane başhekimi ve klinik şefi tarafından beğenilip yayın için hazırlamamı istemesi üzerine hastanemizin çıkardığı dergide yayınlanmıştı. Bu yayının ve sonrasının öyküsünü bir yazımda anlatmış ve ilk kitabıma da koymuştum. (1,2)

İlk yayını yıllar içinde onlarca yurt içi ve yurt dışı yayın, yüzlerce bildiri takip etti, bir zaman sonra bu yayınlar dahil bütün “bilimsel yayın ve çalışma listem”i 2020 yılında mesleki blogumda yayınlayıp akabinde de her yıl güncellemeye başladım. (3) Böylece istedim ki, bütün meslektaşlarım hatta hekim olsun olmasın isteyen herkes bilimsel yayın ve çalışmalarımı inceleyebilsin, yayının altında verdiğim link yardımı ile özetine ya da tüm makaleye erişebilsin. İlk yayınım dahil internetin olmadığı zamanlardaki (2000 öncesi) yayınlarımdan olup internet ortamında erişme imkânı olmayanları ve yayın hayatına son veren bir dergideki (Akciğer) iki yazımı da dijital ortama taşıyarak erişim fırsatı dahi sağlamak istedim. (4)

Ve gün geldi öyle zor ve tuhaf zamanlara geldim ki, hani şairin diliyle ifade edecek olursam; “öyle bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu” (NFK) yayın işini de bıraktım, yalnız özel sayı ve kitap bölümlerini kabul ettim, hazırladım. (5)

Bu minval üzere devam ederken, en son Nisan’ın 1’inde Türk Göğüs Cerrahisi Derneği (TGCD) resmi yazı ile daha önce iki kez çıkardıkları Göğüs Cerrahisi kitabının üçüncüsü için bir bölüm daveti gönderdi. Ben de elimden gelenin en iyisini yapıp son teslim tarihinden on gün önce gönderdim (20 Haziran). Bundan üç gün önce 17 Haziran’da mali polis tarafından İstanbul’da bir göğüs cerrahisi kliniğine “organize ve örgütlü rüşvet” nedeniyle operasyon yapılmış ve üç doktor dahil birçok kişi tutuklanmıştı. Bu haberin altına düştüğüm kısa ve masum bir not, birileri tarafından TGCD başkanına yetiştirilmiş, o da bana telefon açıp tabiri caizse açtı ağzını yumdu gözünü, beni bir güzel azarlayıp paylamıştı (17 Haziran). O kadar zoruma gitti ve incindim ki, bu saygısızlık nedeniyle hiç olmazsa bir özür bekledim, gelmeyince Akademik Akıl sitesinde “Bıçak Parası” yazısını yazdım (23 Haziran). (6) Ve 30 Haziran’da öğleden sonra ameliyata girmeye hazırlanırken e-postamda “hazırlamış olduğunuz kitap bölümünün, editoryal kurul tarafından yapılan değerlendirme sonucunda yayına kabul edilmemesine karar verilmiştir” notu vardı. Tekrar tekrar okudum bir yanlışlık olmasın diye, bu bir “1 Nisan şakası” olmalı idi herhalde, ama ne yazık ki doğru idi ve gerekçenin belirtilmesi cevabıma da şu ana kadar cevap dahi verilmedi, verme zahmetine bile katlanılmadı. Ben de bu bilimsel, etik ve ahlaki olmayan tavra karşılık ertesi gün mesleki blogumda TGCD’ne veda mektubumu yayınladım, tutuklananlardan birinin de yer aldığı yönetim kuruluna da bu veda mektubumu gönderdim, dernekle bütün ilişkimi kestim, yolumu ayırdım. (7)

Antrparantez veda mektubumda demiştim ki; “Aslında doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir bilim ve etik dışı zihniyete mensup bir editoryal kurulun çıkarmayı planladığı kitapta benim yazımın bulunmayacak olması belki daha hayırlıdır.” Zira artık bu tür kitapların okuyanına temel bilgiler dışında bir şey kazandırmadığını, bir yenilik ve farklı bakış açıları içermediğini düşünüyorum. Bu tür genel kitapları asistanların bir kısmı dışında pek kimsenin okumadığını düşünüyorum. Öteden beri bu camiadaki herkesim malumudur ki, cerrahi asistanları genel olarak pek okumaz, daha çok pratiğe, uygulamaya ağırlık verirler Belki uzmanlık sınavına hazırlanırken biraz okurlar. Eskiden uzmanlar ve baş asistanlar doçentlik sözlü sınavına hazırlanmak için iyi kötü okurlardı, doçentlikte sözlü sınav kalktıktan sonra doğrusu istisnalar hariç kimsenin sistematik bir okuma yaptığını düşünmüyorum. Cerrahların değil okumaya bir ameliyat ya da konu videosu seyretmeye bile pek zaman ayırdığını zannetmiyorum. Yazılanlar çizilenler kitaplarda, özel sayılarda, dergilerde öylece mahzun ve boynu bükük kalıyor, raflarda tozlanıyor. Okuma özürlü bir toplum olduğumuz gibi cerrahi kesimin de okuma konusunda pek istekli ve gayretli olmadığı öteden beri herkesin bildiği bir gerçektir. Bir yere kadar mazur da sayılabiliriz. Zira çoğu zaman bu textbooklarda (genel kitaplarda) ve özel sayılarda konuların önemli bir kısmı ilgili konuya hâkim olmayan, yeterli vaka ve tecrübesi olmayan kişilere tanışıklık, ahbap çavuş ya da ideolojik ilişkiler gözetilerek veriliyor, tabiri caizse bir yerde kıyak çekiliyor, lütuf yapılıyor. O yüzden bu yazıların çoğunda bir kalite, nitelik, yenilik ve farklı özellikler bulunmuyor, okuyanına fazla bir şey katmıyor, kazandırmıyor. Bu yazılar daha çok doçentlik yayın kriterlerini tamamlama ve profesörlüğe atanma durumlarında işe yarıyor. Bu ülkede tıbbi yayınların bile (sahte ve ısmarlama yayınlar konumuz dışı) çoğu bilinenlerin tekrarıdır, bilim dünyasına katkısı yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Hatta yüksek lisans ve doktora tezlerinin bile %90’dan fazlası tez bile değildir. Nasip olursa ilerde bir gün, bugüne kadar yeri geldikçe parça parça anlattığım “tıbbi yayın hayatımın öyküsü”nü müstakil bir makale olarak yazmayı düşünüyorum.

Veda mektubumda ayrıca; Yazım, çalışmam, eserim var da derdim mi var? Bir şekilde değerlendiririm inşallah” demiş ve de “Yeter ki isteğimizi, enerjimizi, heyecanımızı yitirmeyelim, çok ama çok çalışalım, bilgi ve tecrübemizi birbirimizle ve camia ile hatta dünya ile paylaşalım” diye de bitirmiştim. Elimde yayına hazır bir makale vardı ve benim bunu değerlendirmem, yayınlamam lazımdı. Geçen yıl Prof. Dr. Mustafa Yüksel hocamız aramış ve Türkiye’de ilk Türkçe Göğüs Cerrahisi Kitabı (Textbook) olan Kırmızı Kitap’ın 3. basımını planladıklarını, benim de bir bölüm yazıp yazamayacağımı sormuştu, ben de evet demiştim. O günden beri ses soluk çıkmayınca ve bu hal de başıma gelince kendisini aradım. Kitabın ne aşamada olduğunu sorunca da TGCD’nin de benzer bir kitap çalışması hazırlığı içinde olduğu için iki yıl kadar ertelediklerini söyledi. Bu ihtimal de bitince eşimle konuyu mütalaa ederken aklıma çok ilginç ve orijinal bir fikir geldi. Bu yazıyı neden kendi blogumda yayınlamıyordumki. Benim artık yayına, puana, ünvana, şuna buna ihtiyacım yoktu ki, isteyenler pekâlâ blogumdan da yayınıma erişebilirdi. Tıbbi bir makalenin (ki bir de derleme-review) illa da hakemli bir dergide, editör/ler’li bir kitapta yayınlanması neden zorunlu olsundu ki?

Yayınımı sadece Türkçe yayınlamakla kalmayıp dünya ile de paylaşabilmek için on farklı dilde daha hazırladım. Bu amaçla “Google Çeviri” uygulamasından faydalandım. Dünyada en çok konuşulan ve bilimsel çalışmalarda en çok kullanılan İngilizce ilk dil olurken, onu ülkemiz müfredatında cumhuriyet döneminde bugüne kadar yabancı diller kategorisinde İngilizce ile birlikte en çok öğretilen Fransızca (ki ortaokul, lise ve üniversitede yabancı dilim idi) ve Almanca ikinci ve üçüncü dil oldu. Bu ülkenin acı ama gerçeklerinden biri de düne kadar üçün(den) birini tercih etmek zorunda kalınırken ve birini bile derdini anlatacak ve anlayacak düzeyde öğrenemezken, bugün ikinci bir yabancı dil daha öğretilmeye çalışılıyor. Çalışılıyor derken aslında anaokulundan üniversiteye kadar bütün eğitim öğretim hayatı boyunca bazı kurumlar istisna hiçbir zaman hiçbir yabancı dil bir kişiye bile öğretil-e-memiştir. Osmanlı döneminde özellikle münevver kesimde yaygın olan ve dinimizi, dilimizi, edebiyatımızı büyük oranda etkileyen fakat cumhuriyet sonrası bilinçli/kasıtlı olarak geri plana itilen Arapça ve Farsça bir diğer tercüme yaptığım iki dil oldu. Ülkemizde Türkçe’den sonra en çok konuşulan dil olan Kürtçe’ye de yayınımı çevirdim (en çok konuşulan lehçe Kurmançça’ya). Akabinde yayınımı dünyada en çok konuşulan dillerden biri olduğunu hayretle öğrendiğim İspanyolca’ya, dünyada en kalabalık nüfusa sahip Çinlilerin konuştuğu ve artık bilimsel literatürde en yeni ve en çok yayınların yapıldığı Çince’ye (basitleştirilmiş), farklı bir alfabe ve kalabalık nüfus olarak Rusça’ya ve son olarak da İtalyanca ile yakın olan ve Tıp terimlerinin köken aldığı Latince’ye de çevirdim.

Böylece belki de “Türkiye ve Dünya’da bir ilk”e imza attım. On beş yıldır iki çalışma alanımdan biri olan “Diyafram” konusunda ve özellikle “Diyafram Evantrasyonu”nda ülkemizde ilk olarak hibrid olarak başlayıp sonrasında video-yardımlı torakoskopik cerrahi yöntemini sürdürdüm. Cerrahi tedavisinde “minimal invaziv cerrahi”yi 100’ü aşkın vakada uygulayıp birçok kişiye öğreterek yaygınlaşmasını sağladım. Bu konuda birçok seminer, kongre sözlü bildiri, poster ve konuşmalar yaptım, dergi özel sayıları ve kitap bölümleri hazırladım, birçok ödül aldım/aldık. Ve şimdi de son yayınımı başta Türkçe olmak üzere on farklı dilde yayınlamış oldum.

Başta Göğüs Cerrahisi stajyerleri olmak üzere uzmanlık öğrencileri, uzman ve akademisyenler ve bu konuyu merak eden herkes (halk) için de bir okuma fırsatı ve imkânı sağlamış oldum. Sadece Türkiye değil Dünya’da da erişilebilir, istifade edilebilir olmasını istedim.

Umarım başarılı olmuşumdur, faydalanmanız ve paylaşmanız dileğiyle hayırlı olsun.

14.07.2015 / Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya

Kaynaklar:

1.      Beşibiryerde, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, Akademik Akıl, Kasım 2020, https://www.akademikakil.com/besibiryerde/irfanyalcinkaya/

2.      Benim Yolum – Tababet San’atının İcrası İle Geçen 35 Yıl, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, 2. Baskı, Eylül 2023, İstanbul, https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-yolum/602498.html

3.      Bilimsel Yayın ve Çalışma Listem 2025, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2020/06/bilimsel-yayin-ve-calisma-listem-2020.html

4.      İnternette erişme imkânı olmayan bilimsel yayınlarımın tam metinleri, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2020/06/internette-erisme-imkani-olmayan.html

5.      Sondan bir önceki makalem yayınlandı?!, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, Temmuz 2021, https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2021/07/sondan-bir-onceki-makalem-yayinlandi.html

6.      Bıçak Parası, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, Akademik Akıl, 23 Haziran 2025, https://www.akademikakil.com/bicak-parasi-3/irfanyalcinkaya/

7.      Türk Göğüs Cerrahisi Derneği’ne Veda Mektubum, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, 01 Temmuz 2025, https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2025/07/turk-gogus-cerrahisi-dernegine-veda.html



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

VAN TIP’TAN GELİP GEÇENLERLE SÖYLEŞİ -3- KONUK: PROF. DR. ŞABAN ŞİMŞEK / BÖLÜM 1

YENİ YOUTUBE KANALIMDA ÜÇÜNCÜ SÖYLEŞİ (BÖLÜM 1) VİDEOSU Merhaba, geçen hafta ortasında Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şaban Şimşek ağab...