TÜRK GÖĞÜS CERRAHİSİ DERNEĞİ’NE VEDA MEKTUBUM
“…Kurulduğu günden beri derneğin (40.) üyesiyim, daha doğrusu üyesi idim, 30 Eylül (2023) itibari ile üyelikten istifaen ayrıldım. Ve 25 yıldır üyesi olduğum bu dernekte bir(er) dönem Yönetim Kuruluğu Üyeliği ve İstanbul Şubesi Başkanlığı da yapmıştım…”
Yukardaki satırlar iki yıl önce (19 Ekim 2023) mesleki blogumda yayınladığım, “Türk Göğüs Cerrahisi Derneği (TGCD) Üyeliğimin Çeyrek Yüzyılının Değerlendirilmesi ve İstifa Kararı Sürecimin Öyküsü” adlı yazımdan alıntıdır. (https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/10/turk-gogus-cerrahisi-dernegi-uyeligimin.html) Bu yazımı bugüne kadar okumamış olanların okumasını, okumuş olanların da isterlerse bir kez daha göz atmalarını istirham ederim. Zira ilk istifa kararımın cemaziyülevvelini bilmeyenler şimdi yazacaklarımı anlamak ve açıklamakta zorlanabilirler. O yazıda yazdıklarımı bu yazıda tekrar etmeyeceğim. O yazım oldukça uzun idi, bu yazım oldukça kısa olacak inşallah. Ben bile bu yazımı kaleme almadan önce hafızamı tazelemek ve bir girizgâh olsun diye o eski “uzun hikâye”yi tekrar okudum.
İlk istifamdan sonraki bir yılda dernekle bir ilgim olmadı. Geçen yıl Kasım ayının ikinci haftasında dernek yönetim kurulu seçimi oldu. Süreci uzaktan takip ettim ve yeni dernek başkanı olan meslektaşımızı tebrik de ettim, yeni dönemde bir şeylerin değişeceği umudum az da olsa vardı. (Resim 1) O da “abi, seni derneğe tekrar üye yapmak istiyoruz, üyeliğini aktif hale getiriyoruz” dedi, “tamam” dedim.
Resim 1
Ondan sonraki süre zarfında bazı hoşuma gitmeyen şeyler olsa da kendisine ilettiğimde “abi bütün bunlar geçmiş dönemle ilgili” deyince sustum, bir şey demedim.
14 Şubat tarihinde TGCD bünyesinde “Diyafram Çalışma Grubu” kurulması önerimi yazılı olarak kendisine iletmiştim. Tam bir ay sonra beni arayıp şifahi olarak “abi üzgünüm önerine sıcak bakılmadı, ben kabul ettim, diğer üyelere de söyledim fakat kabul etmediler” dedi. Canım sıkıldı, üzüldüğümü ve itirazımı kendisine bildirdim ama sonuç değişmedi, ben de yazılı resmî açıklama talebinde bulundum. İki gün sonra TGCD Yönetim Kurulu’nun gerekçeli kararında “yönetim kurulunca, diyafram hastalıkları ve cerrahisi konusunda ayrı bir çalışma grubu kurulmasına ihtiyaç bulunmadığı kanaatine varılmıştır” cevabı iletildi. Aslında ilk ana kriz bu idi ama “la havle” çekip bir kenara not ederek konuyu kapattım.
Mart sonunda dernek başkanı arayıp TGCD Göğüs Cerrahisi Kitabı’nın 3. Versiyonu için “diyafram pilleri” konusunu teklif edince, o konuyla ilgilenmediğimi, “diyafram evantrasyonu” olursa yazabileceğimi belirttim. O da “bu konu yok ama bir sorayım” dedi ve sonra da arayıp “olur” dedi. 1 Nisan’da da resmi olarak bölüm yazarlığı daveti geldi. (Resim 2)
Resim 2
Antrparantez bu kitap çalışması derneğin bir önceki yönetim kurulu toplantılarında da gündeme gelmiş, fakat Avrupa Göğüs Cerrahisi Derneği’nde de görev yapan bir yönetim kurulu üyesi “artık textbook tipi kitap çalışmalarına sıcak bakılmıyor, Avrupa Göğüs Cerrahisi Derneği bile kitabının yeni baskısını yapmaktan vaz geçti, yapmayacak, zira artık her şey dijital ortama aktarılıyor, bu tür genel yayınlardan ziyade yeni, orijinal, spesifik yayınlara sıcak bakılıyor” deyince proje iptal edilip rafa kaldırılmış. Anlaşılan yeni yönetim o projeyi tekrar raftan indirmeye karar vermiş.
Bana verilen bölümü 12 Haziran’da hazırlamaya başlayıp 19 Haziran’da bitirdim. Zaten konu ile 2009’dan beri ilgileniyordum ve bu ülkede bu konuda en çok çalışması olan kişiydim. 20 Haziran’da teslim ettim. Alındı yazısı da geldi fakat bölüm yazılarının son teslim tarihi olan 30 Haziran tarihinde bir e-posta daha aldım. Editoryal kurul herhangi bir gerekçe belirtmeden “yapılan değerlendirme sonucunda, bölümünüzün yayına kabul edilmemesine karar verilmiştir” cevabını iletti. (Resim 3)
Resim 3Eğer derseniz ki, “siz gerekçeyi biliyor musunuz?”, “bilmiyorum ama tahmin ediyorum” diyebilirim. 23 Haziran’da Akademik Akıl sitesinde “Bıçak Parası” adlı bir yazı yazmış ve derneği, dernek başkanını kısa bir süre önce İstanbul’daki bir göğüs cerrahisi merkezinde gerçekleşen müessif bir olay nedeniyle uyarmış ve eleştirmiştim. (https://www.akademikakil.com/bicak-parasi-3/irfanyalcinkaya/)
Fakat bu yazımdan dolayı -aklıma gelmedi değil- derneğin bilimsel bir konuda gayri bilimsel ve gayri mesleki etik-ahlaki bir tavır takınıp böyle bir adım atacağına imkân ve ihtimal vermiyordum. Ama olan oldu, aklıma gelen başıma geldi.
Bu bilimsel ve etik dışı tutum nedeniyle artık benim bu dernekle hiçbir ilgim, ilişkim, ilintim ve iltisakım olmaz, olamaz. Aslında ben bardağı taşıracak son damla olarak derneğin bu yılki kongresine davet edilip edilmemeyi beklemeyi, ona göre son kararı vermeyi düşünüyordum. Fakat bu saatten sonra buna da gerek kalmadı. Zira artık bu bilim dışı, etik dışı karar ve saygısızlıktan sonra çağırsalar da asla gitmem.
Yazımın reddedilmesinin gerekçesini yazılı olarak hemen sordum ama şu ana kadar bir cevap alamadım. Eğer gelirse bu yazının sonunda aynen koyacağımı bilmenizi isterim. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir bilim ve etik dışı zihniyete mensup bir editoryal kurulun çıkarmayı planladığı kitapta benim yazımın bulunmayacak olması belki daha hayırlıdır. Bu çalışmamı onlara vermekle onları onurlandırmıştım. Yazım, çalışmam, eserim var da derdim mi var? Bir şekilde değerlendiririm inşallah.
Davet edildiğim bölüm yazarlığının herhangi bir gerekçe belirtilmeden keyfi bir şekilde yayına kabul edilmemesi öncesi muhtemelen gerekçe olduğunu düşündüğüm “Bıçak Parası” yazısından son anda derneğe ve başkanına son bir şans vermek, son karar öncesi bir fırsat tanımak için aşağıdaki paragrafı yazının sonunda olmasına rağmen çıkartıp yayınlamamıştım. Çıkardığım o paragrafı şimdi artık paylaşabilirim.
“Bu son “bıçak parası” olayındaki tavrı (daha doğrusu tavırsızlık) ve dernek başkanının bu camianın onurlu, kıdemli ve değerli bir üyesi olan şahsıma karşı saygısızlığı nedeniyle TGCD yönetim kurulunu istifaya ve şahsımdan özür dilemeye davet ediyorum. Yeri gelmişken daha önce çeşitli gerekçelerle istifa ettiğim ve yeni yönetimle birlikte geri alıp aktifleştirildiği söylenen üyeliğimden şu an itibariyle tekrar huzurunuzda istifa ediyorum. Bu derneğin benim için anlam, önem ve değeri kalmamıştır. O zamanki istifa mektubumun gerekçelerini ele aldığım yazıda da belirttiğim gibi Göğüs Cerrahisi Camiasının artık ikinci ve yeni bir derneğe ihtiyacı vardır.”
“Yiğidin hakkı üçtür” derler ama artık üçüncü bir istifa daha olmayacak, bu ikinci ve son. Zira son yedi ayda görüp anladım ki, bu dernekte sorun başkanda, başkanın tavır ve tutumunda değil derneğin kendisindedir, zihniyetindedir. Kuruluşundan beri bu dernek bir türlü yapısal sorunlarını çözemedi, zihniyet değişimi ve dönüşümünü gerçekleştiremedi, kendini yenileyemedi, yenilenme ve toparlanma şansı da kanaatimce artık yoktur.
İlk “istifa sürecimin öyküsü” yazımın sonundaki görüşümü tekrar iktibas ederek yazımı bitirmek istiyorum.
“…TGCD’den önce de vardık, TGCD’den sonra da var olmaya devam edeceğiz. Tek bir derneğe mahkûm ve mecbur değiliz. Dernek mensubu olalım olmayalım yapacak çok işimiz var. Artık TGCD üyesi olmasam da emekli olana ve de bu branşta çalışmayı sonlandırana kadar “Göğüs Cerrahisi Toplumu”nun bir üyesi olarak çalışmalarıma devam edeceğim inşallah. Yeter ki isteğimizi, enerjimizi, heyecanımızı yitirmeyelim, çok ama çok çalışalım, bilgi ve tecrübemizi birbirimizle ve camia ile hatta dünya ile paylaşalım…”
Sevgi, saygı ve selamlarımla.
01.07.2025 / Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya