Prof. Dr. İrfan
Yalçınkaya
Sağlık Bilimleri
Üniversitesi, İstanbul Hamidiye Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı,
Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Sağlık ve Uygulama Araştırma
Merkezi, Göğüs Cerrahisi Kliniği
E-posta: profdrirfanyalcinkaya@gmail.com
Özet:
Diyafram evantrasyonu saptanan semptomatik hastalarda, minimal invaziv cerrahi
ile plikasyon primer seçenektir.
Anahtar
Kelimeler: Diyafram Evantrasyonu, Plikasyon, Video-Yardımlı
Torakoskopik Cerrahi, Minimal İnvaziv Cerrahi
Tanım & Tarihçe &
Etyoloji
Diyafram evantrasyonu, diyafram
yaprağının tümünün veya bir kısmının, kostal kısımları ve organ bağlantıları
bozulmamak kaydıyla kalıcı olarak yükselmesidir. Bir diğer tanım da, diyaframın
kas tutunma yerlerinde herhangi bir defekt olmadan, plevral ve peritoneal
boşluklar arasında bütünlük bozulmadan, hemidiyaframın kalıcı elevasyonudur.
Evantrasyon ve paralizi deyimleri sıklıkla karıştırılır. Paralizi, denervasyon
sonucu oluşan muskuler dejenerasyonu tarif eder ve evantrasyonu başlatan
patolojilerden biridir. Ancak evantrasyon her zaman paralizi ile beraberlik arz
etmez. Buna rağmen evantrasyon, hem paralizi hem de diyaframın elevasyonunu
tanımlamak için eş zamanlı kullanım alanı bulmaktadır.
Diyafram
yüksekliği ilk kez Jean Louis Petit tarafından tanımlanarak 1760 yılında yayınlanmıştır.
“Diyafram evantrasyonu” tanımı ise ilk olarak 1829 yılında Beclard tarafından
kullanılmıştır.
Hastaların büyük bir kısmında
etiyolojik nedeni açığa koymak mümkün olmazken (idiyopatik diyafram
evantrasyonu), malignansi, travma, infeksiyonlar, iyatrojenik nedenler
(mediyasten ve kardiyak cerrahi) ve nöromüsküler hastalıklar önemli etiyolojik
nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Sebebi her zaman tam açıklanamasa da
doğumsal ve edinsel diyafram evantrasyonu, frenik sinir paralizisine bağlı olan
ve olmayan olmak üzere ikiye ayrılır. Çoğu zaman rastlantısal olarak travma
sonrası ya da dispne etiyolojisinin araştırılması sırasında saptanan nadir
patolojilerden biridir.1 Birçok hastada neden ortaya konulabilmesine
karşılık, bazı hastalarda neden tam olarak ortaya konulamamaktadır. Bu
hastalarda altta yatan nedenin viral enfeksiyonlar olduğu düşünülmektedir.2
Konjenital diyafram evantrasyonunda
ana neden, diyaframın kas kısmının doğumsal gelişim kusuru sonucunda oluşur,
kas lif miktarında azalma ile karakterizedir. Edinsel diyafram yükselmesi ise,
paralitik ve non-paralitik olarak ikiye ayrılabilir. Paralitik diyafram
evantrasyonunda ana neden, frenik sinirin travma, tümör, cerrahi gibi nedenler
sonrasında işlev görememesidir. Frenik sinir hasarlanmalarında, etkilenen
tarafta diyafram yükselmesi gözlenir (Tablo 1).
Tablo
1. Evantrasyon dışında diyafram yükselmesine sebep olan diğer faktörler
Tanı
Diyafram evantrasyonu, nadir görülmekle birlikte,
erkeklerde daha sık ve genellikle sol taraf ağırlıklı görülmektedir. Yetişkin
hastalarda kazanılmış diyafram evantrasyonunun en sık semptomu solunum
problemleridir. Diyafram temel solunum kası olması nedeniyle hastaların büyük
çoğunluğu özellikle eforla ve sırtüstü yatıldığında artan dispneden şikayetçi
olurlar. Daha az sıklıkla öksürük, retrosternal veya epigastrik ağrı da bir
bulgu olabilir. Altta yatan akciğer hastalığı veya azalmış akciğer rezervine
bağlı olarak respiratuvar yetmezlik bulguları bile ortaya çıkabilir. Bunun
dışında bulantı, kusma, batında gaz-şişkinlik, geğirme veya anormal artmış
barsak sesleri bulgu olarak karşımıza çıkabilir. Uyku bozuklukları ile de ilişkili
olabilir. Bu nedenle diyafram evantrasyonu/paralizisi olan ve semptom gösteren
hastalara uyku bozuklukları da varsa polisomnografi yapılmalıdır. Obstrüktif
uyku apnesi sendromu tanısı konulan hastalar ameliyattan fayda görebilir, semptomlar
tümüyle düzelebilir ya da hafifler. Bu şekilde, uyku bozukluklarının uzun
vadeli komorbiditeleri de önlenebilir.3,4
Tanı sıklıkla, Postero-Anterior (PA)
ya da lateral akciğer grafisi ile çoğu zaman rastlantısal olarak konulur.
Direkt grafide diyaframın yükselmiş olması diyafram paralizisine işaret
etmeyebilirken, eleve bir diyafram görülmezse paralizi dışlanabilir. Toraksın Bilgisayarlı Tomografisi (BT)
ve gerektiğinde Ultrasonografisi de altta yatan patolojiyi göstermede değerli
yöntemlerdir (Resim 1). Ancak bu yöntemlerin diyafram evantrasyonu ve
hernilerini ayırt etmekteki yetenekleri kısıtlıdır. Magnetik Rezonans
İncelemeye de gerektiğinde başvurulabilir.
Resim 1: Sol diyafram evantrasyonu
(PA akciğer grafisi, Sol lateral akciğer grafisi), Toraks BT'de solda diyafram evantrasyonu
Frenik sinir etkilenmiş ise floroskopide diyafram hareketleri
azalmış ya da yoktur veya diyaframın paradoksal hareketi görülebilir.
Floroskopi sırasında ani inspirasyon yaptırılan hastada, normal diyafram aşağı
doğru inerken, paralizili diyafram yukarı yönde hareket eder. Özellikle sağ
diyafram evantrasyonu olan vakalarda mutlaka floroskopi ya da ultrasonografi yapılmalıdır.
Günümüzde floroskopi yerini hemen tümüyle ultrasonografiye bırakmıştır. Toraks ultrasonografi
ile rahatlıkla diyafram kalınlığı ölçülebilmekte ve diyafram hareketleri
değerlendirilebilmektedir. Diyafram altındaki (hepatomegali, subfrenik
abse, batın içi patolojiler gibi) patolojilerin sağ diyafram yüksekliğine yol
açabileceği ve plevral effüzyon, perikardiyal kistlerin de diyafram
evantrasyonunu taklit edebileceği unutulmamalıdır.
Solunum
Fonksiyon Testleri (SFT), diyafram evantrasyonu olan dispneik hastaların
değerlendirilmesinde yardımcı olabilir ve bu hastalarda sıklıkla FEV1 ve FVC
değerlerinde düşüklük saptanır. Disfonksiyone diyafram, yeteri kadar
gerilemediği için akciğer volümlerinde düşüş, kompliyansta azalma olur. Bu da
spirometrik değerlere yansır ve FVC ve FEV1 değerlerinde düşüklük
görülmektedir. SFT değerleri, genellikle diyafram evantrasyonu/paralizisi olan
semptomatik hastalarda anormal olmasına rağmen, bu değerler çoğu zaman
dispnenin şiddeti ile ilişkili değildir. SFT, dispnenin ayırıcı tanısında diğer
faktörleri dışlamak için, evantrasyonda preoperatif değerlendirme, postoperatif
takipte ve cerrahiye yanıtta kullanılan en objektif kriterdir.
Ayırıcı
tanıda; özellikle Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, konjestif kalp yetmezliği, morbid obezite gibi efor
dispnesi oluşturan ve dispnede artış yaratan sebepler dikkatlice
irdelenmelidir.
Tedavi
Semptomatik
diyafram evantrasyonu & paralizisi varlığında, tedavi cerrahidir. Etiyoloji
ne olursa olsun plikasyon, temel cerrahi yöntemdir.2,5
Cerrahi plikasyonun amacı; atrofik, ince, gevşek ve yükselmiş
diyaframı stabilize ederek inspirasyon sırasında abdominal organların evantre
tarafa hareket etmesini önlemek,
mediyastinal şift ve yükselmiş diyaframın yaptığı kompresyona bağlı
gelişen parankimal lineer atelektazi oluşmasına engel olmaktır. Ayrıca
diyaframdaki yükselme, plikasyon ile normal pozisyona indirilerek,
kontralateral akciğerin genişlemesi için gerekli olan intratorasik negatif
basınç yeniden düzenlenmiş olur ve böylelikle egzersiz performansı arttırılır.2,6
Asemptomatik
durumlarda ve neoplazmın neden olduğu sekonder evantrasyonlarda akciğer
grafisinde evantrasyon saptansa bile semptomatik olup zorunlu bir durum
olmadıkça cerrahi endikasyon yoktur. (Resim 2)
Resim
2. Cerrahi endikasyon konulmayan bir vaka
Respiratuvar
semptomlar olması (genellikle dispne, özellikle efor dispnesi veya ortopne,
daha az sıklıkla öksürük) veya gastrointestinal sistem ile ilgili bulgularının
(dispepsi, meteorizm) hastanın yaşamını etkileyecek boyutta olması, cerrahi
endikasyonu teşkil eder. Neoplazi durumu dışlandıktan sonra hastanın klinik
ciddiyeti ve semptomların süresi göz önünde bulundurularak cerrahiye karar
verilebilir. Evantrasyon nedeni paralizi ve semptomlar yeni ise, bu hastalarda
tablonun belirginleşmesi için 6-12 ay kadar beklenebilir, paralizi dışı
durumlarda ise klinik semptomu (efor dispnesi) olan ve radyolojik olarak
gösterilmiş evantrasyonu olan hastalarda cerrahi için beklemeye gerek olmadığı
kanaatindeyiz. Postoperatif erken dönemde ortaya çıkan evantrasyonlarda spontan
rezolüsyon az da olsa mümkündür. Asemptomatik olgular takip edilmeli ve cerrahi
tedavi, semptomların ortaya çıkması ya da solunum fonksiyonlarının bozulması
halinde söz konusu olmalıdır. Ayrıca, torasik cerrahi uygulanan hastalarda
frenik sinir yaralanması geliştiğinde (özellikle pnömonektomide) ileride
gelişebilecek solunumsal komplikasyonları azaltmak amacıyla aynı seansta profilaktik
diyafram plikasyonu da yapılabilir.7 Ventilatör desteğindeki
hastalar için ise, endikasyon varsa plikasyon kontrendike değildir.
İlk
defa 1916 yılında Wood, diyaframı kırıştırarak (wrinkling) boyutlarını
azaltabileceği fikrini ortaya atmıştır. 1923 yılında Morrison, ilk başarılı
evantrasyon cerrahisini gerçekleştirmiş ve halen kullanılmakta olan cerrahi
prensibi tanımlamıştır.
Diyafram
evantrasyonu cerrahisinde birçok yöntem tanımlanmış ve tarihsel süreçte
kullanım alanı bulmuştur. Semptomatik diyafram evantrasyonu olan hastalarda
geleneksel yöntem açık transtorasik ya da transabdominal yolla plikasyondur. Bu
yolla hastaların semptomlarında belirgin düzelme ve solunum fonksiyonlarında
hatırı sayılır iyileşme sağlanabilmektedir. Ancak açık cerrahi invaziv olup
ayrıca belirli morbidite ve hatta mortalite dahi görülebilen bir yöntemdir.
Özellikle çoklu komorbiditesi olan ve akciğer kapasitesi zayıf olan hastalarda
iyi bir seçenek değildir. Ayrıca solunum sıkıntısını azaltmak ve gidermek için
yapılan bu ameliyatta kullanılan kesi ne kadar küçük yapılmaya çalışılsa da,
hastanın ameliyat sonrası dönemde hem ağrı hem de solunum fonksiyonlarını
kısıtlayıcı etki yaparak ameliyattan beklenen sonucun başarısını azaltıcı yönde
etki yapabilmektedir.2
Açık
transtorasik cerrahinin dezavantajlarını en aza indirmek amacıyla 1995 yılında
Gharagozloo ve ark., 72 yaşında timik karsinom nedeniyle sol frenik sinir
tutulumu ve sol diyafram paralizisi olan hastada ilk torakoskopik diyafram
plikasyonunu gerçekleştirmişlerdir. Bu prosedür, video yardımı ile yapılmış
olması haricinde, teknik olarak klasik transtorasik yaklaşımdan farklı
değildir. 1996 yılında, Mouroux ve ark., teknik olarak Gharagozloo’nun
yönteminden daha uygulanır bir torakoskopik yöntem geliştirmiş ve yayınlamıştır.8
İlk
VATS uygulamaları daha çok bebek ve çocuklardadır.9 Literatürde,
erişkinlere ait yayınlardaki ilk serilerde, torakotomi ve VATS uygulanmış
vakalar çoğunlukla birliktedir. Günümüzde artık açık cerrahi yöntemler, yerini
minimal invaziv cerrahi yöntemlerine bırakmıştır. Açık cerrahi sadece VATS için
çift lümenli tüp ile entübasyonun uygulanamadığı veya hastanın tolere edemediği
ya da daha önce geçirilen hastalık ve ameliyat nedeniyle ileri derecede
plevral/peritoneal yapışıklıklar nedeniyle minimal invaziv cerrahi uygulama
imkânı olmayan hastalarda tercih edilmektedir. (Tablo 2)
Tablo
2. Diyafram patolojilerinde cerrahi yöntemler
VATS
ile yaklaşımda hasta pozisyonu, açık cerrahideki gibi lateral dekübit
pozisyonda ve 30 derece ters trendelenburg şeklindedir. İlk port 6. interkostal
aralık (İKA) orta aksiller hattan açılmakta ve diğer 2 portun yeri diyafram
eksplorasyonu sonrası belirlenmekte ve bazı cerrahlar diyaframı aşağı indirmek
amacıyla CO2 kullanmaktadır. Cerrahi esnasında sadece torakoskopik aletler
(Endograsper, Endostitch vs.) kullanılarak plikasyon uygulanmaktadır.
Literatürde VATS için kullanılan port sayısı 2 ile 4 arasında değişmekte olup,
tek port ile de bu işlemin gerçekleştirilebildiği belirtilmektedir.10
VATS işleminde kullanılan endoskopik aletlerin diyafram evantrasyonunda bebek
ve çocuklarda uygun olmasına karşın, erişkinlerde diyaframın hem daha geniş
yüzeyli hem de daha kalın olması nedeniyle endoskopik aletlerle yeterli
gerginlikte bir plikasyonun gerçekleştirilmesi nispeten daha zordur.
RATS
ile diyafram plikasyonunda hasta lateral dekübit pozisyonunda, baş 10 derece
ters trendelenburg pozisyondadır. İlk port diyaframın en yüksek olduğu
düşünülen yerden yapılır ve intratorasik boşluğa CO2 verilir.
Ardından 4. İKA’dan kamera portu açılır ve eksplorasyon sonrası robot kolları
için 2 port daha açılarak plikasyon uygulanır. Plikasyon sırasında 3 boyutlu
görüntü ve hareket kısıtlılığı olmaması avantajları arasında görünse de,
RATS’ın maliyetinin yüksek olması, kolay ulaşılabilir ve yaygın olmaması bu
yöntemin dezavantajları arasında sayılabilir.
Bir
diğer yöntem de hibrid yöntem olup video-yardımlı mini-torakotomi olarak
adlandırılır. Bu yöntem, 1 kamera portu ve 1 yardımcı torakotomi (utility) ile
yapılan bir plikasyondur. Böylelikle açık cerrahi aletler rahatlıkla
kullanılabilmekte ve işlem açık cerrahi rahatlığında
gerçekleştirilebilmektedir. Toraks içi alan aydınlatılabilmekte ve diyafram
tutulup çekildiğinde transillüminasyon ile diyafram altındaki yapılar
rahatlıkla görülebilmektedir. Diyaframa yeterli kalınlık ve uzunlukta sütür
atmak, endostitch ile kolay değildir ve bu da yeterli bir gerginliğin
oluşmasını zorlaştırmaktadır. Üstelik VATS’da kullanılan 3-4 port yeri toplamda
bir utility insizyonuna ulaşabiliyor. İlk defa Lai and Paterson’un 1999’da
tanımladığı ve tek vaka olarak bildirilen bu yöntemi, daha sonra Rombolá ve
ark.’ı modifiye etmiş ve 18 vakada uygulamıştır.10,11
Biz
de bu iki yöntemin farklı karakteristikleri olan modifiye bir şeklini diyafram evantrasyonlu
vakalarda başarıyla uyguladık.12-16
Bu
yöntemde, hastaya genel anestezi altında çift lümenli entübasyon tüpü ile
tarafa göre entübasyon uygulandı. Hastalar ameliyat masasına operasyon tarafı
üstte kalacak şekilde lateral dekübit pozisyonda, baş kısım 30-45 derece
yukarıda olacak şekilde yatırıldı. Böylelikle batın organları aşağıya alınmış
ve diyaframa batın organlarının basısı azaltılmış oldu. Ameliyat tarafındaki
kola, endokameranın hareketine engel olmayacak şekilde pozisyon verildi. Mide dekompresyonunu
sağlamak ve batın distansiyonunu azaltmak için nazogastrik sonda takıldı. Bu
işlem özellikle sol tarafta çok önemlidir, böylece diyaframın daha kolay aşağı
inmesi sağlanmakta ve gerginlik azaltılarak cerrah için daha kolay manevra
kabiliyeti sağlanmaktadır. Sağ tarafta yapılmasa da olabilir. Bu hastalarda
ayrıca bir bağırsak temizliği yapılması gerekli değildir.
Ameliyatı
yapacak cerrah, evantrasyon sağda ise hastanın arkasında, solda ise önünde
yerini alır. İlk olarak aksiller hat 3. ya da 4. İKA’dan endokamera için 10
mm’lik (5 mm’lik de olabilir) port deliği açıldı. Sıfır derece optik (300
de olabilir) kullanılarak toraks boşluğu ve evantre olan diyafram
değerlendirildi. Tek taraflı ventilasyona geçilerek plikasyon uygulanacak
taraftaki akciğer söndürüldü. İncelmiş ve evantre diyaframın göğüs duvarına
yapıştığı yer saptandı ve iki kot yukarısından (genellikle 7. ya da 8. İKA)
orta aksiller hattan 3-4 cm’lik utility torakotomi açıldı. Bu şekilde hem
diyaframı gergin hale getirilebilecek seviye belirlendi (bunun için gerekirse
transtorakal enjektör iğne ucu kullanılabilir) hem de açık cerrahide kullanılan
aletler (ya da tercihen torakoskopi için geliştirilmiş açık aletler) ile
çalışabilmek için uygun ve yeterli alan sağlanmış oldu. Utility torakotomi
ekartasyonunda ilk başlarda pediyatrik ekartör, weitlaner retraktör gibi
aletler kullanılırken sonrasında bütün vakalarda yara koruyucu retraktör
(Alexis vb) kullanıldı.
Dikişler bir portegü ve penset yardımı
ile ilk önce diyaframın tam orta hattına, lateralden mediale yani diyaframın
göğüs duvarına yapıştığı en yakın yerden başlayıp perikardın diyaframa oturduğu
yere doğru aralıklı ve devamlı tek sıra olacak şekilde iğneli 1 numara ipek
sütür kullanılarak atıldı. İlk sütürler, ekartörden doğrudan gözle diyafram
görülerek ve sütürlerin yardımıyla askı uygulanarak doğrudan atılabilirken,
sona doğru dikişler monitörden bakılarak rahatlıkla atılabilmektedir. Diyafram
penset ya da klemp ile kaldırılarak kamera ışığının da yardımı ile
transillüminasyon yöntemi ile batın organlarına zarar vermeden plikasyon
uygulandı. Plikasyon işlemi en mediale gelindiğinde parmak yardımıyla plikasyon
hattı her iki sütür ucundan yay gibi gerginleştirilip utility torakotomiye en
yakın yerde düğüm atıldı, gerektiğinde düğüm itici de kullanıldı. Bu ilk sıra
dikiş ile birlikte diğer plikasyon hatları belirginleşmiş oldu, sonraki
işlemler daha da kolaylaştı. Sonra aynı şekilde bu ilk sıra dikişin her iki
yanına diyaframda yeterli gerginlik sağlayacak sayıda tercihen ikişer sıra
dikiş atılarak diyafram normal pozisyonuna indirildi.
Eğer hastada diyafram ileri derecede
incelmiş ve sütürlerin yırtabileceği düşünülüyorsa plejitli sütür
kullanılabilir. Plikasyon yapılırken, bol ve gevşek halde olan diyafram pensle
tutulduğunda oluşan plilerden iğneyi geçmeye çalışıp ne yüzeysel ve ne de çok
derine iğneyi batırmamaya özen gösterildi. Bu şekilde hem diyafram çok güçlü
bir şekilde plike edilmiş, hem de olası bir diyafram altındaki yapılara ilişkin
komplikasyonun önüne geçilmiş oldu. Diyafram gerginliği parmak veya alet
yardımıyla kontrol edildikten sonra tüm saha kamera yardımıyla gözden
geçirildi. Plikasyon sonucu
diyaframın aşırı gergin olmamasına dikkat edilmelidir. Zira intraabdominal
basıncın arttığı hallerde atılan sütürler kopabilir.
Tüm hastalara 24 ya da 28 numara bir
göğüs tüpü utility torakotomiden geçirilerek plevral boşluğa ucu apekse gelecek
şekilde yerleştirildi. Kesi çok iyi kapatılmalıdır, aksi halde akciğer
herniyasyonu bile olabilir, gerekli görülürse tek interkostal sütür bile
atılabileceği kanaatindeyim. Tüm hastaların postoperatif PA akciğer grafileri
çekilerek erken dönemde diyafram seviyeleri görüldü. Postoperatif 1. günde
bağırsak hareketlerinin başlaması ile nazogastrik sonda sonlandırıldı ve tüm
hastalara yumuşak diyet başlandı. Drenaj & hava kaçağı yoksa ve PA akciğer
grafisinde de akciğer ekspanse ise dren genellikle postoperatif 1. gün sonunda
ya da 2. gün alınabilir. Dreni alınan hasta kontrol akciğer grafisi sonrası
taburcu edilebilir. Taburcu olduktan sonra da bir süre kabız olmaması ve ağır
kaldırmaması konusunda öğütlenir.
Diyafram
plikasyonu için literatürde birçok yöntem tanımlanmaktadır; el ile bağlanan U
sütürler, matris sütürler, plejitli ya da plejitsiz kontinü sütürler veya
stapler, meshli veya meshsiz yöntemler, diyaframın bir kısmının rezeksiyonu ve
kalan kısmın overlaping sütürlerle uçuca getirilmesi sayılabilir. 8,14
VATS
ile plikasyon yöntemlerinin karşılaştırıldığı çalışma olmamakla birlikte Evman
ve ark.’nın yaptıkları bir çalışmada, torakotomi ile yapılan plikasyon
teknikleri karşılaştırılmıştır. Kırk iki vakalık seride akordeon plikasyon ile
kruvaze plikasyon teknikleri karşılaştırılmış ve spirometrik değerlerdeki
artışlar her iki grup arasında da benzer bulunmuştur. Teknikten bağımsız olarak
spirometrik testlerde artış olduğu vurgulanmıştır.17 Plikasyon
yöntemi seçimi, cerrahın uzmanlığına, eğitimine ve tercihine bağlıdır.
Dispnedeki iyileşme, klinik başarının en önemli ölçüsüdür.
Biz
ipek gibi non-absorbabl aralıklı kontinü sütürlerle yapılan akordeon plikasyonu
uyguluyor ve tercih ediyoruz. Bununla birlikte sütür materyali olarak prolen ve
polyester sütür de kullanılabilir. Diyafram ileri derecede incelmiş ve
sütürlerle yırtılacağını düşündüğümüz birkaç vakada plejitli sütür de
kullandık. Diyaframdaki oluşturulan gerginlik sonucu zımbaların atabileceği
endişesinden dolayı stapleri ve ayrıca incelmiş de olsa yeterli kalınlıkta doku
gereksiniminden dolayı diyafram rezeksiyonunu tercih etmiyoruz. Mesh
önermiyoruz ve yalnızca nüks eden vakalarda kullanılabileceğini düşünüyoruz.
Sağ
taraftaki diyafram evantrasyonu vakalarında çok dikkatli ve titiz olunmalıdır.
Evantrasyon nedeni iyi araştırılmalı, mümkünse fluoroskopi yapılmalıdır.
Fluoroskopi artık pek uygulanmadığından son yıllarda diyafram ultrasonografisini
tercih ediyoruz. Böylece diyaframın hareketi ve kalınlığı rahatlıkla
ölçülebilmektedir. Hastanın semptom ve solunum fonksiyon değerleri; KOAH,
obezite ve kalp yetmezliği açısından iyi irdelenmelidir. Sağ diyafram
evantrasyonu olan dört vakada ameliyat endikasyonu konulmazken, iki vakada
ameliyatta diyafram normal bulunup plikasyondan vazgeçilmiştir.
Travma
hikayesi olan vakalarda bile torakotomi yapıldığında diyaframda rüptür yerine
evantrasyonla karşılaşmak mümkündür. Hatta diyafram hernisi ve perikardiyal
kist gibi farklı patolojilere de rastlanılabilir. Bu nedenle travma hikayesi
bile olsa, bütün diyafram patolojilerine VATS ile başlanmasını öneriyoruz. Zira
kapalı cerrahide, istenildiği takdirde ve gerekli olduğu her an açık cerrahiye
dönülebilir ama açık cerrahide kapalı cerrahiye dönülemez.
Sağlık
Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs
Cerrahisi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, Göğüs Cerrahisi Kliniği’nde, Aralık 2009 – Mayıs 2025 tarihleri arasında,
efor dispnesi semptomu olan ve diyafram paralizisi&evantrasyonu tanısı alan
106 vakaya, minimal invaziv cerrahi ile diyafram plikasyonu uygulandı. Bütün
vakalarda postoperatif dönemde klinik yakınmalar tümüyle ya da büyük ölçüde
düzeldi. Hiç mortalite görülmediği gibi onu aşkın vakada minimal komplikasyon
gelişti (bir vakada akciğer herniyasyonu), bir vakada nüks görüldü, takiple
yetinildi. (Resim 3)
Resim 3. VATS plikasyon uygulanmış 106. vakamız
Aynı kurumda tez danışmanlığını benim yaptığım ve Dr.
Deniz Gürer’e ait 2017 yılında yapılan “Diyafram evantrasyonunda minimal
invaziv cerrahinin solunum fonksiyonları üzerine etkisi” konulu 50 vakalık
doktora tez çalışmasında; hastaların preoperatif ve
postoperatif FEV1 (% ve lt) değerleri karşılaştırıldığında her iki parametrede
de istatistiksel olarak anlamlı artış tespit edilmiştir (p<0,001). FEV1 (lt)
değerlerinde ortalama %12,1’lik bir artış mevcuttur. Benzer şekilde preoperatif
ve postoperatif FVC (% ve lt) değerleri kıyaslandığında her iki parametrede de
istatistiksel olarak anlamlı artış olmuştur (p<0,001). FVC (lt) değerlerinde
postoperatif %11,5’lik bir artış olmuştur. Uzun takiplerde bir hastada nüks saptandı, bu hasta ameliyatı kabul
etmedi ve takibe alındı.
Özellikle
solda olmak üzere diyafram evantrasyonlu ve efor dispnesi olan semptomatik
vakalarda cerrahi endikedir. Günümüzde diğer toraks yapıları gibi diyafram
patolojilerinde ve özellikle diyafram evantrasyonunda da minimal invaziv
cerrahi ile diyafram plikasyonu kolay, hızlı ve oldukça etkin bir yöntemdir.
Açık cerrahide kullanılan aletlerin de kullanılabildiği bu cerrahi yöntemde
açık cerrahidekinin benzeri yeterli diyafram gerginliği elde edilebilmekte ve
spirometrik testlerde istatistiksel olarak anlamlı iyileşme sağlanabilmektedir.
Aynı zamanda minimal invaziv cerrahi ile yapılan diğer ameliyatlardaki gibi
postoperatif ağrı ve morbidite daha az olmakta, hasta konforu artmakta,
iyileşme süreci hızlanarak hasta taburculuğu hızlı olmaktadır.18-21
Diyafram
evantrasyonu saptanan semptomatik hastalarda, minimal invaziv cerrahi ile
plikasyonun primer seçenek olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
*İzleme Önerisi: Diyafram
Evantrasyonunda Minimal İnvaziv Cerrahi, https://www.youtube.com/watch?v=GKqM4OX37Xs
*İzleme Önerisi: Prof. Dr. İrfan
Yalçınkaya, Diyafram Evantrasyonu & Paralizisi’nde Minimal İnvaziv Cerrahi,
Göğüs Cerrahisi Okulu, 2024,
https://www.youtube.com/watch?v=3DOxq0VrRRU&t=245s
Kaynaklar:
1. Yalçınkaya İ. Dispne
etyolojisinin araştırılması sırasında saptanan nadir bir patoloji: Diyafram
evantrasyonu. Akciğer Bülteni 2019;5(2):51-5.
2. Yalçınkaya İ. Diyafram paralizisi ve evantrasyonu.
Yalçınkaya İ, editör. Diyafram Hastalıkları. Toraks Cerrahisi Bülteni
2013;4(4):266-71.
3. Oruc O, Sarac S, Afsar GC, Topcuoglu OB,
Kanbur S, Yalcinkaya I, Tepetam FM, Kirbas G. Is
polysomnographic examination necessary for subjects with diaphragm pathologies? Clinics 2016;71(9):506-10.
4.
Sarac S, Salturk C, Oruc O, Kanbur Metin S, Bayram
S, Karakurt Z, Yalcınkaya I. Sleep-related breathing disorders in
diaphragmatic pathologies. Sleep and Breathing 2021;26:959-963.
5.
Derdiyok O, Yalçınkaya İ. Diyafram
patolojilerinde cerrahi yaklaşım. In: Göğüs Cerrahisi. Metin M, Cansever L,
Sezen CB (eds). Akademisyen Yayınevi, Ankara, 2022, Sh.415-20.
6. Işık AF, Yalçınkaya İ, Kurnaz M. Erişkinlerde
diyafragma yükselmeleri; Cerrahi gerekli mi? Van Medical Journal
2002;9(1):33–7.
7.
Yalçınkaya İ, Doğruyol MT. Prophylactic chest surgery procedures.
In: Dilek ON, Uranues S, Latifi R, eds.
Prophylactic Surgery. 1 st ed. Switzerland: Springer; 2021. p. 371-8.
8. Gürer D, Atinkaya C, Yalçınkaya İ. Diyafram eventrasyonu.
In: Eren TŞ, editor. Torasik Cerrahi. 1st ed. İstanbul: İstanbul Tıp Kitapevi
2019; p. 53–60.
9. İrdem AK, Doyurgan O, Kılıç Y, Balık H.
İnfantlarda konjenital kalp cerrahisi sonrasında gelişen diyafram felcinin
cerrahi tedavisi. Dicle Tıp
Dergisi 2024;51(3):415-24.
10. Rombolá C, Crespo MG, López PT, Martínez AH, Atance
PL, Ramírez AT, et al. Video-assisted minithoracotomy diaphragmatic plication:
respiratory effects in adults. Thorac Cardiovasc Surg. 2016;64(08):647–53.
11. Lai DTM, Paterson HS. Mini-thoracotomy for
diaphragmatic plication with thoracoscopic assistance. Ann Thorac Surg.
1999;68(6):2364–5.
12. Yalçınkaya İ. Plikasyon. In: Toker A, Batırel HF,
editors. Çağdaş Videotorakoskopik Cerrahide Teknikler ve Sonuçlar. 1st ed.
İstanbul: Nobel Tıp Kitabevi; 2014; p. 157–62.
13. Yalcinkaya I, Evman S, Lacin T, Alpay L, Kupeli M,
Ocakcioglu I. Video-assisted minimally invasive diaphragmatic plication:
feasibility of a recognized procedure through an uncharacteristic hybrid
approach. Surg Endosc. 2017;31(4):1772–7.
14. Yalçınkaya İ, Atinkaya Baytemir C. Diyafram
Eventrasyonu ve Paralizisi. In: Yalçınkaya İ, editor. Diyafram Hastalıkları.
1st ed. Ankara: Türkiye Klinikleri Yayınevi, 2020; p. 38–44.
15.
Doğruyol MT, Yalçınkaya İ. Chapter 75: VATS
plication of diaphragm. In: Advanced Thoracic Surgery; Balcı AE, Ersöz H,
Yüksel M (editors), Ankara; Akademisyen Kitabevi, 2021;781-5.
16. Yalçınkaya İ. VATS İle diyafram cerrahisi. In: Minimal İnvazif Torasik
Yaklaşımlar; Metin M, Sezen CB (editors), İstanbul; Medical Network,
2021;291-308.
17. Evman S, Tezel C, Vayvada M, Kanbur S, Urek S, Baysungur V,
Yalçınkaya I. Comparison of mid-term clinical outcomes of different surgical
approaches in symptomatic diaphragmatic eventration. Ann Thorac Cardiovasc
Surg. 2016;224-29.
18. Nardini M, Jayakumar S, Migliore M, Nosotti M,
Paul I, Dunning J. Minimally invasive plication of the diaphragm: A
single-center prospective study. Innovations 2021;16(4):343-9.
19. Gritsiuta AI, Gordon M, Bakhos CT, Abbas AE,
Petrov RV. Minimally invasive diaphragm plication for acquired unilateral
diaphragm paralysis: A systematic review. Innovations 2022;17(3):180-90.
20. Gilbert A, Wei B. Diaphragmatic plication:
current evidence and techniques in the management of the elevated
hemidiaphragm. Video-Assisted
Thoracic Surgery 2023;8.
21. Balamurugan G, Bhandarwar A, Wagh A, Bakhshi G,
Ansari K, Bhondve S, Dhimole N, Jawale H. Comparison of short-term outcomes of
video-assisted thoracoscopic (VATS) plication of diaphragmatic eventration-a
six-year prospective cohort study. Updates
in Surgery 2024;76(1):279-88.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder