7 Temmuz 2021 Çarşamba

SONDAN BİR ÖNCEKİ MAKALEM YAYINLANDI?!

Otuzüç yılı bulan hekimlik hayatımdaki ilk makalem; 1991 yılının ocak ayında klinikte verdiğim ilk seminerimin, başhekim ve şef olan hocamızın direktifi doğrultusunda yayına dönüştürülmesi ve o yıl içinde hastanenin çıkardığı dergide yayınlaması ile oluşan “Trakeobronşial yabancı cisim aspirasyonları” idi. Bu seminer ve sonrasında gelişen süreci (hikâyeyi) “Akademik Akıl” sitesinde “Beşibiryerde” adlı anımda anlatmıştım. [https://www.akademikakil.com/besibiryerde/irfanyalcinkaya/]

Bu ilk semineri ilk makale olarak hazırladıktan sonra, ‘en tabii hakkım’ diye düşünerek ilk sıraya kendi adımı yazmıştım. Fakat en kıdemli ağabeyim merhum Bülent Moldibi, “irfan, tamam makaleyi yazmak senin en doğal hakkın, ama cerrahide şef dururken isimleri ve sıralarını belirlemek senin hakkın değil” dedi. Daha sonra şef ve şef muavinlerimize danışarak isimleri ve sıralarını belirledi, “şimdi tamamdır” dedi. Her ne kadar canım sıkılsa da, cerrahi kliniklerde ve bilhassa şeflik sisteminde kural öyle idi. Böylece ben de mecburen kabullendim, başka bir seçeneğim de yoktu zaten, bilakis adım yayında yer aldı ve üstelik de ikinci sıraya konuldu diye de sevindim.

Her neyse bu ilk makaleden sonra aradan 30 koca yıl geçti. Bu süre zarfında yaptığım bütün “Bilimsel Yayın ve Çalışmalar”ımı liste halinde son bir kez düzenleyip 2020 haziran’ında mesleki blogumda yayınladım ve her yıl da yeni yayın ve çalışmalarımı ekleyerek güncellemeye çalışıyorum. Bu liste ile hem arzu edenlere tüm mesleki çalışmalarımı inceleyebilme olanağı hem de mümkün olan bütün çalışmalarıma tam metin erişim için de link verdim. Hatta internette ve literatürde erişim imkânı olmayan çok eski yani ilk yayınlarım için bile bir dosya hazırladım, hepsini orada topladım (ki bu yolla ilk makaleme bile tam metin erişim mümkün oldu). [https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2020/06/bilimsel-yayin-ve-calisma-listem-2020.html]

İlk seminer ve yayınımdan bu yana, yurtiçi ve yurtdışı dergi ve kitaplarda çok sayıda bilimsel çalışmam yayınlandı. Kimini bizzat kendim yaptım, kimine katkı sundum, kimine fikir verip yol gösterdim, kimi zaman da mesai arkadaşlarım ve meslekdaşlarım bana yayın desteğinde bulundular. Aynı şekilde kongrelere ve toplantılara da katıldım, genellikle boş gitmedim, en az bir ya da birden fazla bildiri götürdüm. Kongrelerde toplantı başkanı, konuşmacı oldum. Bilimsel toplantılar düzenledim, Van Tıp Dergisi’nde editör yardımcılığı yaptım, birkaç dergi özel sayısında ve bir kitapta editörlük yaptım. Çok sayıda makalede danışman olarak görev aldım.

Van Tıp’tan başlayarak başta asistanlarım olmak üzere her kademede meslekdaşlarıma yayın ve bildiri desteğinde bulundum. Van Tıp’ta iken asistanlarımızın uzman olduklarında bir üniversitede yardımcı doçentlik kadrosuna başvurabilecek kadar yayın ve bildirileri vardı. Halihazırda Van YYÜ TF Göğüs Cerrahisi AD’da görev yapan iki profesör meslekdaşımız, yetişmesine emek ve katkı verdiğim asistanlarımız olup Dr. Fuat Sayır Ağrı İÇÜ TF Dekanı ve Dr. Ufuk Çobanoğlu da Van YYÜ TF Dekanı olarak görev yapmaktadır.

Aynı şekilde onaltı yıla yakındır görev yaptığım SBÜ Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi SUAM’ında da, başta Göğüs Cerrahisi Kliniği olmak üzere muhtelif kliniklerde çok sayıda asistan ve uzman mesai arkadaşıma ve meslekdaşlarıma yayın ve bildiri noktasında da destek oldum, fikir verdim, yol gösterdim. Doçent olmaları noktasında da elimden gelen emek ve katkıyı sundum. Van Tıp’ta edindiğim akademik ve bilimsel ortamı Süreyyapaşa’da oluşturup birçok köklü üniversite ile yarışır hale getirdim. Gerek Van Tıp, gerekse Süreyyapaşa bana çok şey kazandırdı, ben de onlara kazandırdım. Güzel ve verimli bir alış veriş oldu.

Fakat bu durum 2018 yılı itibariyle değişti. Bu tarihten sonra gitgide bilimsel yayın ve kongre bildirilerinde adım yer almadı, dahil edilmedim. Kendimin ve birkaç meslekdaşımın çabası ile bir şeyler yapmaya çalıştım. Kıdemli prefesör olan biri için bu durum çok önemli görülmeyebilir. Fakat geçen yıl bir dergide yayına kabul edilmiş bir yayınım için basım öncesi son anda hiç gereği olmadığı halde etik kurul kararı istendiğinde başıma gelmedik nahoş hadise kalmadı, gerek klinikte gerek başhekimlikçe yardımcı olunmak bir yana iş yokuşa sürüldü. Bu tatsız olaylardan sonra klinik çalışmalara dair yayınları bırakmak zorunda kaldım. Sadece vaka takdimi ve kitap bölümleri ile uğraştım.

Bugün bizzat üzerinde çalışıp yayın için gönderdiğim olgu sunumunun yayınlanması ile (dergi ve kitap bölümü hariç) bilimsel yayın konusuna da nokta koydum. [https://www.jsurgarts.com/index.php/jsa/article/view/291/226] Zira son 3-4 yıldır yaşanan olumsuz şeyler nedeniyle içimde ne bir istek, ne de bir heyecan kalmadı. Hatta bu yıl 9 yıl boyunca sorumluluğunu üstlenip götürdüğüm Yeditepe ÜTF Göğüs Cerrahisi Stajı görevimden bile affımı istedim, ayrıldım. Bir şeyleri zorlamaktan, engelleri aşmaya çalışmaktan yoruldum, sabır taşım çatladı. Sıkıntı ve sorunlarımı ilettiğim kişi ve merciler, çözüm bulmak bir yana derdime dert katmaktan başka bir şey yapmadılar. “Gölge etmeyin, başka ihsan istemem” noktasına getirdiler. Artık en küçük bir umudum kalmadı. Vefasızlığın ve hayırsızlığın kol gezdiği zamanlara eriştik.

İlerisi için sadece (eğer engellenmezse ve nasip olursa) bir yurtdışı yayın ve bir de konulu kitap projem var. Elbette bundan sonra da asistan ve uzman meslekdaşlarıma bildiri ve yayın konusunda olsun, akademik açıdan yükselmelerinde olsun her türlü destek ve yardımı vermeye devam edeceğim.

Zira nasıl bugüne kadar bildiri, bilimsel yayın, çalışma, akademik yükselme ve daha birçok konuda birçok hocamız ve meslekdaşımız bana destek vermiş, yardım etmişse (ki hepsine müteşekkir ve minnettarım), aynı şekilde ben de bu mesleği bırakana kadar aynı minval üzere devam edeceğim. “İlmin zekâtı, onun öğretilmesidir” sözü bugüne kadar düsturum oldu, bundan böyle de olmaya devam edecek.

Denilmiştir ki; “bir iyilik yap, at denize; balık bilmezse Hâlık bilir” ve “her kim zerre miktarı iyilik ya da  kötülük yaparsa, ahiretteki “mahkeme-i kübra/büyük mahkeme”de karşılığını görür.

07.07.2021

Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DR. ÖZLEM ORUÇ’LA SÜREYYAPAŞA’DA 19 YIL

Süreyyapaşa'da tanıdığım, 19 yıllık mesai arkadaşım ve zaman içinde bir nevi ikinci (manevi) kızkardeşim olan Dr. Özlem Oruç'a emekl...