29 Mart 2023 Çarşamba

DEPREM VE GÖREVLENDİRME

DEPREM VE GÖREVLENDİRME

Bundan 3 yıl önce 2020 Şubat&Mart’ında Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğretim üyesi olmamdan mütevellit görevlendirilmem hasebiyle, Suriye’nin kuzeyindeki çatışmalarda yaralananların tedavisinde yardımcı olmak amacıyla Sağlık Bakanlığı Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Hastanesi’nde bir ay süreyle görev yapmıştım.  

Bu sefer İl Sağlık Müdürlüğü tarafından deprem nedeniyle Kahramanmaraş’ta iki hafta süreyle görevlendirildim. Beraberimde aynı klinikten bir başasistan arkadaşımız ve hastaneden değişik birimlerden olmak üzere toplam 22 kişilik personel ile geldik. Depremden pek etkilenmemiş Üniversite Hastanesine yerleştirildik. 

Hastanenin sadece acil servis hizmeti çalışıyordu. Biz de bu süre zarfında göğüs cerrahisi olarak onu aşkın konsültasyon ve biri trafik kazası nedeniyle oluşmuş pnömotoraks ve diğeri de masif plevral efüzyon olmak üzere iki de kapalı göğüs drenajı yaptık. 

Zaman zaman hastane çevresi ve üniversite yerleşkesindeki çadır kampları ve konteynerleri gezdik, depremzedelerle görüşüp konuştuk. K. Maraş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi AD öğretim üyelerinden iki arkadaşımız bizi depremin en çok etkilediği yerleri ve özellikle eski (tarihi) şehir merkezini gezdirdi, hatta yakın bir köye bile gittik. Maraş’ta bulunduğumuz sürece hava kapalı ve zaman zaman yağışlı idi. Tek bir gün hava pırıl pırıl ve güneşli idi. Bundan istifade ile şehir merkezini etraflıca gezdik. Kale ziyarete, Ulucami de minaresi yıkılmış ve binası hasarlı olduğu için ibadete kapalı idi. Kapalı Çarşı fazla hasar görmediği için açıktı, şehir merkezi de insanlar gerek gezme gerekse de alışveriş ve yardım almak için geldikleri için kalabalıktı. Depremde en büyük hasarın (ve elbette can kaybı) Trabzon ve Azerbaycan caddelerinde meydana geldiğini gözlemledik. Depremin üzerinden bir ayı aşkın süre geçmesine rağmen iş makinaları hâlâ harıl harıl enkazları kaldırıyorlardı. Hasarlı binalar yerlerinde duruyordu. Bu iki cadde kalenin her iki tarafındaki dere yatağının adeta iki kolu gibi görünüyordu, ilerisi ova idi. Söylentiye göre yalnızca Maraş’ta 15 000 civarında insan hayatını yitirmişti. Üniversitenin de bulunduğu şehrin yeni yerleşim alanında ise tek tük dışında yıkılan bina görmedik. Çadırlar olmasa Üniversite yerleşkesinden şehrin dağın yamacına eteğine yerleşmiş yeni kısmına baktığınızda bu şehirde büyük bir deprem olduğuna inanmazsınız.  

Depreme dair çoğu acıklı az bir kısmı da sevinçli (kurtulmuş) insan hikâyeleri dinledim. Elimden geldiği kadar bu sürede gördüğüm bazı şeyleri görmeye görüntülemeye çalıştım. Depremde ilk şiddetli sarsıntının uzun sürdüğünü, akabinde tekrarladığını ve gündüz öğleden sonra üçüncü bir kez daha olduğunu anlattılar. O kadar korkmuşlar ki depremi kıyamet diye tarif ediyorlardı. Sağlam olsa bile evlerine girememişler, arabalarında yatıp kalkmışlar, birçoğu da şehri terk etmiş. Beton bina içinde kalma korkusu o kadar büyük olmalı ki depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen Maraş kırsalındaki insanlar bile evleri sağlam olmasına rağmen bahçelerindeki çadırlarda kalıyorlardı. Kaldığım sürece hafif şiddette birçok artçı sarsıntı olduğu söylense de ben bir defa hissettim, o da 5.2 şiddetinde idi ve çok kısa sürdü. 

Üniversite hastanesinde bir hasta odası bana tahsis edildi ama göğüs cerrahisi öğretim üyesi meslektaşımızın önerisi ile onun hastanedeki odasına yerleştim. Göğüs Cerrahisinde 4 yardımcı doçent vardı ve hepsi Maraş’ta olup birer hafta arayla icap nöbeti tutuyordu. Hepsi ile yakından tanıştık, birlikte yemek yedik, bizi alıp Maraş’ta gezdirdiler, hatta birlikte akademik toplantı bile yaptık. İlgi, yardım ve misafirperverlikleri nedeniyle hepsine teşekkür ediyorum. 

Kanaatimce K. Maraş ve Göğüs Cerrahisi özelinde konuşursak, Maraş’ta Göğüs Cerrahisi Uzmanı görevlendirmesine kesinlikle ihtiyaç yoktur. Belki depremden sonraki ilk bir hafta içinde olmuştur ama şu an yoktur. Rivayetlere ve duyduklarıma göre Maraş’ta depremin ilk üç gününde dışardan fazla destek ve yardım gelmemiş (yollar zarar görmüş, hava şartları ağırmış, …), şehirdekiler kendi imkanları ve gayretleri ile ellerinden geleni yapmış. Kaldığım sürece devletin ve sivil devlet & sivil toplum kuruluşlarının bütün imkânları ile sahada ve seferber olduğunu, canhıraş bir şekilde çalıştığını müşahede ettim. Hastanenin yanı başındaki Maraş’ta yaşayan ve depremden zarar görmüş Suriye’li insanların kaldığı çadırlar diğerlerine nispetle ilgi ve yardım konusunda biraz daha geride idi, bu sebeple maddi açıdan Yalçınkaya ailesi olarak katkıda bulunduk. Her geçen gün depremin yaraları gerek insan, gerek bina ve gerekse her açıdan sarılıyor, şehir toparlanıp ayağa kalkmaya çalışıyor, hayat normale dönüyor. 

Depremde ölenlere Allah’tan rahmet, yaralı olanlara da şifa diliyorum. Umarım bu musibetten hepimiz hissemize düşen dersleri, sonuçları çıkarırız. Dilek ve duam odur ki; ülkemiz ve halkımız deprem dahil her türlü zorluğu atlatıp müreffeh, mutlu ve huzurlu bir şekilde yoluna devam eder. Nasipte Ramazan’a deprem bölgesinde girmek varmış. Olsun, belki böylesi daha hayırlı ve güzeldir. Hepinizin Ramazan ayını tebrik ediyorum. 

26.03.2023 

Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya

Kahramanmaraş havaalanına indikten sonra Süreyyapaşa Hastanesi ekibi toplu halde
Üniversite hastanesinden otoparktaki çadırlar ve şehrin yeni kısmının görünümü
Şehrin eski (tarihi) kısmından yani merkezindeki Azerbaycan caddesi üzerindeki bir enkazdan (Fotoğraflar: Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya)
Depremde en büyük yıkım Azerbaycan ve Trabzon caddelerinde olmuş
Aradan bir buçuk ay geçmiş ama hala enkazlar kaldırılıyor
Çok katlı yapılar depremle tek kat haline gelmiş
K. Maraş Sütçü İmam Üniv. Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi AD ekibi ile birlikte
Deprem meprem demeden akademik (bilimsel) faaliyetlere de başladık
Üniversite yerleşkesindeki hastaneden ağırlıklı olarak Suriye'li insanların kaldığı çadır kamp
Türk ve Suriye'li çocuklarla birlikte - yanımdaki Ahmet (Resimdeki hanımefendi de Halep'li Ravan)



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DR. ÖZLEM ORUÇ’LA SÜREYYAPAŞA’DA 19 YIL

Süreyyapaşa'da tanıdığım, 19 yıllık mesai arkadaşım ve zaman içinde bir nevi ikinci (manevi) kızkardeşim olan Dr. Özlem Oruç'a emekl...